Gazeteye dava açmaya hazırlanan Alman İçişleri Bakanına ‘Erdoğan’ benzetmesi

Almanya’da “Tageszeitung” gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısında polislere yönelik tartışmalı ifadeler kullanan gazeteci hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıklayan Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer tepkilerin hedefi oldu.

DW Türkçe’nin haberine göre Hristiyan Sosyal Birlik partili Seehofer “Bild” gazetesine verdiği demeçte, “sözcüklerde kontrolün yitirilmesinin kaçınılmaz olarak eylemler ve şiddet içeren aşırılıklar konusunda da kontrolün yitirilmesine yol açacağını” belirterek İçişleri Bakanı olarak köşe yazarına karşı suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Seehofer, Stuttgart kentinde Cumartesi gecesi polise saldıran, dükkanları yağmalayan grupların eylemlerini örnek vererek “Buna müsamaha göstermeye devam edemeyiz” dedi. Polis sendikaları da gazeteci hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıklamıştı.

YAZININ İÇERİĞİNDE NE VAR?

Geçen Pazartesi günü Berlin merkezli, sol eğilimli “Tageszeitung” (taz) gazetesinde yayımlanan bir görüş yazısında ABD’de George Floyd’un beyaz bir polis tarafından öldürülmesi sonrasında polis şiddeti ve ırkçılıkla ilgili yaşanan tartışmalar ve polis teşkilatının tümden lağvedilmesi talepleri konu alınmıştı. Yazıda polisin lağvedilmesi ve kapitalizmin devamı durumunda 250 bini aşkın Alman polis memurunu işe alacak yer bulmakta zorlanılacağı belirtilerek çeşitli sektörlerden seçenekler sıralanmış, sonuç olarak polislerin çalışabileceği en iyi yerin “çöp yığınağı” olacağı ve “kendi benzerleriyle birlikte olmaktan kendilerinin de muhtemelen memnuniyet duyacağı” savunulmuştu.

Polislerin önemli bir bölümünün genellenerek “faşist kafalı otoriter kişilikler” olarak tanımlandığı yazıda “Onlara pedikür bile yaptırtmam. Sonuçta törpü de silah olarak kullanılabilir”, “Peki seramik boyamacılığı? El altından gamalı haçlı çay seti üretip gelirlerini bir sonraki terör örgütünü finanse etmede kullanabilirler”, “Diğer insanlara hükmedebilecekleri işler söz konusu bile olamaz. Onları hayvanların yanına bile yaklaştırmamak lazım. Sahiplerini öldüren başka köpekler yetişmesin” gibi ifadeler yer almıştı.

Yazının yoğun tepki çekmesi üzerine Genel Yayın Yönetmeni Barbara Junge, “Hiciv niyetiyle yazılmış olsa bile polislerin çöplük dışında birşey olmadığı şeklinde anlaşılabilmesi nedeniyle görüş yazısı amacını aşmıştır. Üzgünüm” açıklamasını yapmıştı.

ERDOĞAN BENZETMESİ

Görüş yazısının tarzına yönelik yoğun eleştirilere rağmen İçişleri Bakanının bir gazeteci hakında suç duyurusunda bulunacağını açıklaması tepkiye neden oldu.

Sol Partili Ulla Jelpke de Seehofer’in adımını “hoşlanılmayan gazetecilere karşı gözdağı girişimi” olarak eleştirerek “Bu tür bir adımı Türkiye’deki Erdoğan’dan biliyoruz. Demokratik bir ülkede böyle bir şeyin zaten kendiliğinden imkansız olması gerekir” dedi.

Yeşiller milletvekili Konstantin von Notz, yazıya yönelik eleştirileri anlaşılır bulduğunu, ancak Seehofer’in “sınırı aştığını” belirtirken Yeşiller partili Michael Kellner de, “Görüş yazısını iyi ya da kötü bulmanızdan bağımsız olarak bu basın özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır” dedi. Avrupa’da otoriter uygulamalarıyla eleştirilerin odağındaki Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Polonya’da iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) lideri Jaroslaw Kaczynski’ye gönderme yapan Kellner, “Bir gazeteciye suç duyurusunda bulunan bir İçişleri Bakanı, akıllara Orban ve Kaczynski’yi getiriyor” dedi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içeren bir şiiri canlı yayında okuduğu için iki ülke arasında krize yol açan ve Erdoğan ile mahkemelik olan komedyen Jan Böhmermann da Seehofer’e tepki göstererek “Burada Türkiye’de, Rusya’da ya da 1962 yılında değiliz! Horst Seehofer bu tehlikeli şovla devlete yönelik güveni zedelemekle kalmıyor. Oturduğu makamından elindeki baltayı bir tartışmaya saplama ihtiyacı duyan bir bakan daha ne tür bir otoriteye sahiptir?” ifadelerini kullandı.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin eski genel sekreteri ve partinin önde gelen isimlerinden Ruprecht Polenz de Seehofer’in açıklamasını yanlış bulduğunu belirterek “Tabii ki nefret söylemi şiddete yol açar. Ama olması gereken, konuşan ve yazanların kendi sorumluluk bilinciyle hareket etmesidir. Sansür değil” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir